Film Analizleri
Hollywood "Ghost in the Shell" ile Orijinal "Ghost in the Shell 1995 "in Karşılaştırılması
Kabuktaki Hayalet (Ghost in the Shell) aslında 1995 yılında bir Japon animasyon filmine uyarlanan ve siberpunk hareketiyle bağlantılı, insanlar ile robotlar arasındaki bağlantı gibi fikirlere odaklanan bir mangadır. Bu hikaye, 2017 yılında ana karakteri Scarlet Johannsson'un canlandırdığı bir Hollywood filmine dönüştürülmüş ve bu film de izleyiciler tarafından kötü karşılanmıştır. hollywood versiyonu ve orijinal film aynı olay örgüsünü ve altta yatan mesajları paylaşmaktadır; ancak, kavramları genel olarak farklı bir havayla farklı şekilde temsil etmektelerdir.

Konu, son derece teknolojikleşmiş bir dünyada suçla mücadele etmek için geliştirilmiş tamamen protez bir vücuda sahip olan Motoko Kusanagi veya Mira Killian (Hollywood yapımında) ana karakterlerinin etrafında dönüyor. İki versiyon arasında en başından beri var olan bir fark, orijinal ana karakterin çocukluğundan itibaren bir "robot" olarak yetiştirilmiş olması, yeniden yapımdaki ana karakterin ise bir kaza sonrasında bir robota dönüştürülmüş olmasıdır. Ana kötü karakter her iki versiyonda da temelde aynıdır; "Proje 2501" adlı başarısız bir proje, bilgisayarlı zihinleri hackleyip hafızalarını değiştirebilen ve onları kontrol edebilen bir yaşam formu yaratır. Ancak orijinal filmdeki "Kukla Ustası" ile Hollywood yapımındaki "Kuze" arasındaki en önemli fark, ana karakterin Kuze ile kişisel bir ilişkisi varken, Kukla Ustası ve Motoko'nun birbirleriyle hiçbir bağlarının olmamasıdır.

Filmin sonunda ana karakterin çalıştığı şirketin başından beri kötü adam olduğu ortaya çıkmakta ve Kukla Ustası/Kuze daha sonra Motoko'ya beyinlerini birleştirmeyi teklif etmektedir. Orijinal film Motoko'nun Kukla Ustası ile bu anlaşmayı kabul etmesiyle sona ererken, Hollywood versiyonu teklifi reddetmesi ve geçmişinden gelen anılarla bir kimlik oluşturmasıyla sona eriyor. İnsanlık ve teknolojinin birbiriyle daha fazla bağlantılı hale gelmesi ve bu dijital çağda insan olmayı neyin tanımladığı tartışmaları, farklı şekillerde ele alınmış olsalar da her iki filmde de ortaya çıkıyor. Ayrıca filme yön veren siberpunk etkileri de görülmektedir ve bunlar versiyonlarda farklı şekilde temsil edilmektedir. Bu makale, Hollywood versiyonunun orijinal Ghost in the Shell 1995 ile nasıl kıyaslanamayacağına odaklanacaktır; çünkü orijinaldeki mesajlar etkili bir şekilde aktaramamıştır, siberpunk hareketini temsil etmede zayıf kalmıştır ve orijinali yapısal olarak etkili bir şekilde yansıtmayı başaramamıştır, bunlar sebebiyle genel olarak orijinalden farklı bir hikaye oluşmuştur
Her iki filmde de yoğun olarak üzerinde durulan kavramlar, insan olmanın ne anlama geldiği ve teknolojik gelişmelerin insan ve robotlar arasındaki çizgilerin bulanıklaşmasına nasıl neden olmasıdır. Hollywood versiyonu, ana karakter Mira'nın sürekli insan olup olmadığını sorgulamasını ve geçmişini anlamaya çalışmasını göstererek bu konuyu bariz bir şekilde irdeler. Bu, bir insan olarak yaşadığını öğrenmenin onu insanlığına daha bağlı hale getireceği fikrini güçlendiriyor ki bu da orijinal ve Hollywood versiyonu arasındaki en önemli farklardan biri.


Mira bir insan olarak geçmiş yaşamına daha fazla odaklanırken, Motoko (orijinal ana karakter) hayatını başından beri bir robot olarak yaşamıştır ve anıları aracılığıyla gerçek bir kimlik oluşturmaktan ziyade geleceğine ve daha yüksek bir varlığa evrimleşmeye odaklanmıştır. Filmlerdeki ana karakterler arasındaki fark, orijinal ana karakterin çocukluğundan itibaren bir cyborg olarak yetiştirilmiş olmasına karşın, Mira ana karakterinin ciddi şekilde yaralandıktan sonra bir cyborg haline getirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Hollywood versiyonunda yapılan bu seçim, daha az derinlikli bir robot karakteri yaratmaktadır, zaten bir insan olarak geçmişe sahip olduğu için robotluğu ve insanlığı arasında bağlantı kurmayı kolaylaştırarak basit bir hale getirmekte. Orijinali ise insanlığa bağlanmaya çalışan, insanlıkla hiçbir bağı olmayan bir robot olmak gibi kavramları araştırmakta. Ortak olarak, iki versiyon da bu soruyu soruyor: Vücudunun tüm parçalarını protezlere dönüştürdüğümüzde bir insan aynı kalır mı? Ancak Hollywood uyarlaması bu fikri tek taraflı ve daha temiz bir şekilde sunarken; orijinal film, insanlar ve robotlar arasındaki bağlantıyla daha belirsiz bir şekilde oynamaktadır.

Hollywood filmi, ana karakterin bir kadının yüzüne dokunmak istediği sahnede "gerçek" insanlarla arasındaki farkı anladığı, yüzünü incelerken onları insan yapan şeyin ne olduğunu merak ettiği açıkça gösteriliyor. Orijinal film de ana karakterin "hayaleti" fikriyle oynayarak gerçeklik ve fantezi fikirlerini birbirine bağlıyor. Buna bağlı olarak, kendisi sadece normal anlamda insanlığını sorgulamakla kalmıyor, aynı zamanda "hayaletini" ve onun gerçek olup olmadığını da sorguluyor. Hatta "belki de hiçbir zaman gerçek bir ben olmadım" diye düşünecek kadar ileri gidiyor ve onu insanlığa bağlayan şeyin veriler olduğu düşünülen hayaletini yaratıyor.

ThDijital bir şeyin onu insanlığa bağladığı ama aynı zamanda insanların doğal olarak sahip olduğu bir şeyin yapay bir taklidi olduğu fikri, orijinal hikayeyi farklı bir seviyeye taşımakta. Teknoloji ve insanlığın ayırt edilemeyecek kadar iç içe geçtiği konseptler, makalenin ilerleyen bölümlerinde tartışılacak olan siberpunk fikirlerini temsil etmektedir. Filmde tartışılan ana noktalar, her iki versiyonda da yer almalarına rağmen, farklı şekillerde ele alınmakta, bu da kaynak materyalden sapmaya neden olmakta ve çok açık bir şekilde felsefi tartışmayı kaçırmaktadır.

Filmde tasvir edilen mesajları tam olarak anlayabilmek için siberpunk türünün filmdeki konseptleri nasıl etkilediği ve siberpunk hareketin her iki filmde nasıl temsil edildiği de tartışmaya eklenmelidir. Siberpunk, gazeteci Jude Milhon (1993) tarafından "bilim ve sanat dünyalarının örtüştüğü yer, gelecek ve şimdinin kesişimi" olarak tanımlanmaktadır. Yıllar içinde siberpunk akımından esinlenen birçok eser yapılmış ve teknolojik gelişmeler de bu haraketin popülerliğini arttırmıştır. İnsanların gelecekteki gelişmeleri tahmin edememesi ve teknolojilerin ne kadar gelişebileceğine dair merakı, siberpunk bilimkurgunun bu kavramları keşfetmesine ve esasen "günümüzün teknolojik akışının metaforik bir çağrışımı" (1993) haline gelmesine yol açmıştır.

Orijinal filmin Hollywood yapımından farklı olmasının en büyük nedenlerinden bir diğeri de iki filmin farklı teknolojik gelişmelerin olduğu ve bu hızlı değişimlere farklı bakış açılarının sahip olunduğu zamanlarda çekilmiş olmasıdır. 1995 versiyonu daha tehditkâr bir bakış açısına sahip ve ana karakterin insanlıktan tamamen yoksun olduğunu gösterirken, 2017 versiyonu teknolojik gelişmelere daha umutlu bir şekilde bakar. Fakat 2017 versiyonunda da hala robotların daha insani hale gelmesinde dair bir korkunun baskın olduğu gösterilmektedir. Sonsuz bilgi ve veriyle hareket eden bilinmedik bir varlığın kötü adam olarak gösterilmesi fikri, toplumdaki yeni teknolojik gelişmelere karşı olan bakış açısını ortaya koymakta. İnsan toplumu teknolojilere daha fazla güvenmeye başladıkça, teknolojilerin artık bizi kontrol etmeye başladığı fikri yaygınlaşmaya başladı.

Hikayedeki kötü karakter kendisini bilgi denizinde doğan bir yaşam formu olarak tanımlamakta ve bunun yardımıyla da filmlerde robotların siberpunk niteliklere sahip olan insanlığıyla ilgili fikirlere değinmekte. Teknolojik bir geleceği gösteren siberpunk esintili hikayelerin çoğunun Japonya ve Hong Kong gibi ülkelerde geçtiği de gözlemlenebilir. Bu durum, bu yerlerin yüksek binaları ve neon ışıklarıyla tanınmasıyla ilişkilendirilebilir, ancak tekno-oryantalizm kavramı da bu düşünce tarzında mevcut olabilir. Tekno oryantalizm, Doğu kültürleri yakın geleceği temsil etmek için kullanıldığında ortaya çıkar ve bu fikir Batı dünyasının Doğu Asya teknolojisi ve kültürüne yönelik algılarını tanımlamak için kullanılır (Notes, 2022). Doğu Asyalıları ötekileştirmenin ve onları Batılı izleyiciler için belirli bir imaj olarak tasvir etmenin başka bir yolu olarak kullanılmaktadır. Doğu Asyalıları tasvir etmenin bu hiper-fütüristik yolu, kültürel gerileme ile teknik hiper-ilerlemenin yan yana getirilmesine eşlik eder ve esasen "baskın ekonomik Doğu'nun ekonomik Batı'ya karşı bir düşman olarak hizmet ettiği fütüristik bir distopik dünya" yaratır. (Notlar, 2022)

Ayrıca, bu tartışmada belirtilmesi gereken önemli bir husus da, Hollywood yeniden çevrimindeki ana karakterin beyaz bir kadın olan Scarlett Johannsson tarafından Japon bir karakteri canlandırmak üzere seçilmesidir. Bu karar, küresel pazar tarafından yoğun bir şekilde eleştirilmiş ve sinemada “whitewashing” tartışması yaratmıştır. Hollywood filminde yer alan bu kavramlar, Doğu Asya'ya ilişkin zararlı stereotiplere katkıda bulunarak filmi daha sorunlu hale getirmekte ve hikayede sunulan cyberpunk mesajlarını gölgelemektedir.

Filmler arasındaki en büyük farklardan bir diğeri de Holywood versiyonunun orijinalin özünü yakalamada başarısız olmasına neden olan, hikayeyi etkileyen olay örgüsü farklılıklarıydı. Hollywood versiyonunda yapılan en önemli değişikliklerden biri, ana karakterin Kuklacı'ya katılıp net alanının bir parçası olmak yerine hayatına devam ettiği farklı sondu. Filmin sonundaki fikirler, robotlarda kişisel bir kimlik oluşumu ve bu dünyada insan olarak nasıl yaşayabilecekleriydi ve ana karakterin yeniden yapılan versiyonu bunu anılarıyla bir bağlantı kurarak başarabildi. Ancak orijinali bu kimlik oluşumunu Kuklacı ile birleşerek daha teknolojik bir gelişimle ele almıştır.

"Kötü adam" Kuze/Kukla Ustası'nın temel amacı, diğer biyolojik varlıklar gibi ruhani bilgilerini aktararak kendini korumaktır ki bu da filmde gösterilen bir başka insanlaşma girişimidir. O, "sonsuz tözünü boş bir kabuğa indirmiş, böylece özne haline gelerek sonsuz töz statüsünden feragat etmiş" bir karakterdir (Ruh, 2019) Orijinal film, teknolojilerin kullanımıyla insanlık dışı bir bakış açısı üzerinden bir robot olarak kimlik oluşturma fikrini irdeliyor. Ancak Hollywood yapımı, Mira'nın geçmişini öğrendikten sonra Kukla Ustasıyla birleşme ve yeni gerçekliğine kavuşma teklifini reddetmesini sağlayarak bu fikri tamamen reddetmektedir. Bir insan olduğu zamanların anıları, daha fazla teknolojiye kendini entegre etmek yerine insanlığıyla bir bağ kurmasına yardımcı oluyor ve "insani" bir şekilde bir kimlik yaratmayı başarıyor. Bu yapım, teknolojinin insanlıkla iç içe geçmesi fikriyle oynamıyor, onun yerine bir kimlik oluşturarak normal bir insan hayatı yaşamanın daha önemli olduğu fikrini güçlendiriyor. Ana karakter yaşamaya devam ediyor ve artık Motoko olarak bir kişiliğe sahip oluyor.

Orijinal film bu fikirle ve robotlar ile insanlar arasındaki gerilimle oynuyor; çocukluğundan itibaren bir robot olarak yetiştirilen biri, hafızasını geri kazanmak yerine Kuklacı ile daha yüksek bir seviyeye geçmeyi seçiyor. Hollywood versiyonu daha çok insanlığıyla bağlantı kurmak ve hayatını bir "insan" olarak yaşamakla ilgiliyken, orijinal versiyon daha çok kukla ustasıyla birleşerek gelişmek ve evrimleşmekle ilgilidir. Daha çok geçmişine ve tarihine/anılarına odaklanan film, orijinalinde olduğu gibi yoruma bırakmak yerine, geçmişe sahip olmanın onu daha insan kıldığı fikrini işlemekte. Bu da orijinalinde keşfedilen bir kişi ya da kimlikten daha fazlası olma ve daha yüksek bir yaşam formuna evrilme gibi fikirlerin kaybolmasına neden olmaktadır. Filmde felsefi fikirler daha az nitelikli ve insan olmanın ne anlama geldiği ile bir robot olarak kimlik oluşturmaya dair konseptler seyircinin adeta gözünün içine sokuluyor fakat orijinal film aynı konseptleri derinlikle ve daha geniş bir şekilde tartışmayı başarıyor.


Sonuç olarak, orijinal ve yeniden çevrim arasındaki farklar, filmin tüm havasını değiştirerek ve yeni bir hikaye yaratmaktadır. İki filmin de odak noktası, teknoloji hızla ilerledikçe insanlar ve robotlar arasındaki çizginin daha bulanık hale gelmesi ve bunun toplumu nasıl etkilediği gibi fikirlerdir. Bu konseptler, tamamen protez bir kabuğa sahip olan ana karakterin insan "hayaleti" ve insan olmakla nasıl mücadele ettiği üzerinden anlatılmaktadır. Hikayenin temeli ve konseptler hem orijinal filmde hem de Hollywood versiyonunda aynıdır fakat hikayenin gidişatında bazı değişiklikler vardır. En belirgin değişiklikler ana karakterin nasıl robotlaştırıldığı ve hikayenin nasıl sona erdiğidir. Bu değişiklikler, teknolojikleşmiş bir toplumda kimlik oluşumu ve robotlar ile insanlar arasındaki çizginin gelecekte nasıl daha bulanık hale gelebileceği gibi bazı fikirlerin farklı şekilde tasvir edilmesine neden olmaktadır. Bu makale, orijinal filmin Hollywood versiyonuna göre mesajları daha etkili bir şekilde yansıttığını, orijinal filmi ilginç kılan fikirlerin çoğunu ya seyircinin gözüne sokarak ya da dahil etmeyerek hikayenin esasını yakalayamadığını savunmaktadır.


Deniz Koçak
Kaynakça
Cyberpunk Virtual Sex, smart drugs and synthetic rock 'n' roll : Time magazine : Free Download, borrow, and streaming. Internet Archive. (1993, January 1). Retrieved November 27, 2022, from https://archive.org/details/cyberpunkvirtual00time
Komel, M. (2016). THE GHOST OUTSIDE ITS SHELL: REVISITING THE PHILOSOPHY OF GHOST IN THE SHELL. Teorija in Praksa, 53(4), 920-928,1023. Retrieved from Roh, D. S., Huang, B., & Niu, G. A. (2015). Techno-Orientalism : imagining Asia in speculative fiction, history, and media (D. S. Roh, B. Huang, & G. A. Niu, Eds.). Rutgers University Press.
Mizukoshi, K. (2018). Perils of Hollywood whitewashing?: A review of 'ghost in the Shell' movie. Market, Globalization & Development Review, 3(1). https://doi.org/10.23860/mgdr-2018-03-01-06
Notes, E. (2022, April 6). Orientalism & Technology: A Primer on the Techno-Orientalism Debate. ElifNotes. Retrieved November 27, 2022, from https://elifnotes.com/techno-orientalism/
Ruh, B. (2019). GHOSTLY BOUNDARIES: TRANSNATIONAL TENSIONS AND ADAPTING ANIMATION IN THE GHOST IN THE SHELL FRANCHISE. In J. Fleury, B. H. Hartzheim, & S. Mamber (Eds.), The Franchise Era: Managing Media in the Digital Economy (pp. 141–157). Edinburgh University Press. http://www.jstor.org/stable/10.3366/j.ctvggx448.13
Wilson, T. (2021, August 17). Is the ghost in the shell remake better than the original? The Game Crater. Retrieved November 27, 2022, from https://www.thegamecrater.com/is-the-ghost-in-the-shell-remake-better-than-the-original/

This site was made on Tilda — a website builder that helps to create a website without any code
Create a website